9 Nisan 2015 Perşembe

SAÇ BAKIMI DENİLİNCE : L’Oréal Paris Elseve Arginine Direnç X3 Yoğun Besleyici

Blogumu yakından takip edenlerin çok iyi bildiği gibi, kozmetik ve bakım ürünleri alırken en iyiyi tercih etmenin aslında bir lüks değil, ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Cildimize, bedenimize temas eden her ürün en iyisi olmalı, bu bedenimize duyduğumuz saygı bir anlamda.

Bakımlı olmak adına kullandığımız saç düzleştiricileri,saç maşaları ve tabiki saç boyaları saçlarımızı oldukça yıpratmaktadır. Bu ürünler saç tellerinin incelmesine, yıpranmasına ve saçların uzayamamasına sebep oluyor. Şahsen ben kalın saç telleri olan bir insanım ancak dökülen saçıma baktığımda dipten uca incelme görüyorum.

Bakımım konusunda her zaman kaliteyi önceliklendirmişimdir. Loreal’in ürünlerini de bu sebepten tercih ediyorum. Bir kadın için saç bakımı en az giyim/kuşam kadar önemlidir. Saçların da sağlıklı olması saç bakımının ilk kuralıdır.

Eğer sürekli kuaförde vakit geçirmeye vakit bulamayanlardansanız aslında evde sizin kolaylıkla uygulayabileceğiniz bir önerim var : L’Oréal Paris Elseve Arginine Direnç X3 Yoğun Besleyici serisi. Ne işe yarıyor bu seri derseniz ; kökten uca beslenen saçlarınız güçlenerek uzuyor ve dökülmeye karşı korunuyor. Bu da aslında uzadıkça incelen cılız ve sağlıksız duran saçların önüne geçiyor. Bunu önüne nasıl geçiyor derseniz elbette bunun için geliştirilmiş özel güçlü formülü sayesinde. Dökülme karşıtı protein Arginine ve yoğun besleyici Nutri-Omega Elseve Arginine Yoğun Besleyici serisinin içeriğini oluşturuyor.

E daha ne olsun! Hepimizin hayali hem uzun hem güçlü saçlar aslında. Bu seri ile bunu gerçekleştirmeniz gerçekten mümkün.

Piyasada söz konusu ürünleri bulabileceğiniz satış rakamlarını da paylaşmak istedim;

Arginine Direnç X3 Yoğun Besleyici Bakım Şampuan 650 ml: 11,99 TL
Arginine Direnç X3 Yoğun Besleyici Bakım Saç Kremi: 8,99 TL

Bu içerik http://markaguncesi.blogspot.com.tr/ tarafından hazırlanmıştır.

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

KOMBİNLER#6

Merhaba!!! :)
Benim bir aralar kombinler yazılarım vardı.İşte devamı geliyor :)







(görseller alıntıdır)
Şimdilik sizin için seçtiklerim bunlar.Hazır bahar da gelmişken tam da baharlık kombinler yayınlamak istedim.
Nasıl buldunuz beğendiniz mi bakalım?
Bu defa yazılarımın devamı gelecek bekleyin :)


16 Şubat 2015 Pazartesi

ÇOK SIKILIYORUM!

Bu aralar tam olarak sıkıntıdan kendini bir sağa bir sola atar halde buluyorum kendimi.
Bir önceki yazımda da bahsetmiştim bütün gün tek başıma kalıyorum ve tek başıma ne yapıcam gerçekten bilmiyorum. 
Tek başıma dışarı çıkmaktan pek hoşlanmam. Hatta avm ye girip 1 saat bile duramadan çıkıp eve geri döndüm 2 gün önce. 
Ah ah nerde erkek arkadaşımla gezip tozduğumuz deli gibi eğlendiğimiz vakitlerimiz? 
Evet şuan bu bir hayata isyan yazısıdır :)
Bir  replik de durumuma ancak bu kadar uygun olurdu :))
Sizler neler yapıyorsunuz tek kaldığınızda? Belki benimde yapabileceğim farklı fikirler gelir yorum olarak. 
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere :)www.softfashionn.blogspot.com

12 Şubat 2015 Perşembe

YUMUŞACIK DUDAKLAR!

       Dönüş yazım bu olsun istedim çünkü gerçekten çok işime yaradı.
      Anneme dudaklarım çok kurudu falan deyince telefonda televizyonda izledim ben bak tarifini söyliyim de yap dedi bana. Yaptım ve inanın 1 defa yapmak bile çok fark ediyo. 


Ben tam olarak miktarlarını bilmiyorum ama bir defa kullanabileceğim kadar bir çay tabağının içinde karıştırdım.Sanırım 1 er tatlı kaşığı kadar koyarsak hepsinden yeterli olur.Kum gibi oluyor zaten sonra da dudaklarıma peeling yaptım. 
Gerçekten dudaklarım yumuşacık oldu. O kupkuru görüntüden eser kalmadı. 
Sonradan öğrendim ki sevgili Merve Özkaynak televizyon programına çıkmış annem de bunu ordan öğrenmiş. 
Merve Özkaynak ın videolarını severek izliyorum ve ona burdan çok çok teşekkür ediyorum. Sizde videolarını izlemek isterseniz Youtube a Merve Özkaynak yazmanız yeterli.(Ayrıca buradan da ulaşabilirsiniz kendisine merveozkaynak.com )
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere :)

10 Şubat 2015 Salı

GERİ Mİ DÖNSEM..?

     
        1 yıldan fazla oldu sanırım bloga yazı girmiyorum.Birkaç gündür düşünüyorum acaba geri mi dönsem?

        Okula ağırlık vermem gerektiği için bırakmaya karar vermiştim.Ama şu sıralar boş vaktimin bolluğundan yakınıp duruyorum.
        Sanırım farklı yazılarla farklılaşmış hayatımla geri dönmeye karar veriyorum :)
         En kısa zamanda görüşmek üzere :)

17 Aralık 2013 Salı

Yılbaşı Hediyen Ayağına Gelsin

YILBAŞI ALIŞVERİŞ KEYFİ

Yeni yıl, yeni umutlar, yeni başlangıçlar. Her sene yeni yılın gelişini büyük bir coşkuyla kutlarız. Hayatımızda çok büyük bir değişiklik olacağından değil belki; ama sevdiklerimizle yeni başlangıçlara adım atmaktan mutluluk duyduğumuz için. Yeni yıl aynı zamanda sevdiklerimizi sevindirmek için de güzel bir bahane. Hediye seçimi bir işkenceye dönmediği sürece! Yoğun tempoda çalışan veya öğrenim gören bizlerin doğru hediyeye ulaşmak için ayıracak günleri yok. Siz de böyle düşünüyorsanız, aşağıda hepsiburada.com’un yılbaşı sayfasından yararlanarak hazırlanan mini listeyi inceleyebilirsiniz:

Sevgiliye

Yılbaşının en klasik hediyeleri parfüm ve saat. Eğer riske girmek istemiyorsanız, erkeğe saat, kadına parfüm hediye etme geleneğini sürdürebilirsiniz. :) Mücevherler veya ihtiyaca göre teknoloji ürünleri de gayet uygun hediyeler olabilir;

- Saat almak istiyorsanız: Erkekler için saat modelleri
- Mücevher almak istiyorsanız: Melis Gold Altın Taşlı Sonsuzluk Bileklik
- Tablet almak istiyorsanız: iPad Mini

Arkadaşa

Arkaşınıza hediye seçerken, onun sürekli almayı ertelediği, ihtiyacını fark etmediği ürünlere ya da herkesin ilgi gösterebileceği ürünlere yönelebilirsiniz;

- Müzik seven arkadaş için: iPhone Dock
- Playstation seven arkadaş için: PES 2014
- İlginçlikler insanı arkadaşınız için: Furby

Aileye

Aile bireylerinin daha çok neden mutlu olacağını tahmin etmek genellikle daha kolay oluyor. İhtiyaçlarını, neden hoşlandıklarını uzun zamandır gözlemlemiş olduğumuz için belki de;

- Babanız tamir işlerinden hoşlanıyorsa: Bosch Çantalı Darbeli Matkap
- Çocuğunuza güzel bir sürpriz: Hot Wheels Çılgın Dinazor
- Anneniz için: Nevinci İnci Set

Yılbaşına özel binlerce ürün arasından dilediğinizi seçmek ve alışverişe başlamak için Yılbaşı sayfasına buradan ulaşabilirsiniz. Şimdiden keyifli alışverişler!
Herşey Ayağına Gelsin
Bir boomads advertorial içeriğidir.

6 Aralık 2013 Cuma

Ne Okudum ?

Bugün sizlerle elimden düşürmeden okuduğum bir Dan Brown kitabından bahsetmek istiyorum.
Hangi kitap dediğinizi duyar gibiyim :)
Çok fazla kişiye adından bahsettiren,pek çok kişinin okuduğu,harika bir kitap olan ''Cehennem'' tabi ki.
Cehennem 

Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon başından vurulmuş bir halde hastane odasında gözlerini açar. Ne buraya nasıl geldiğini ne de nasıl vurulduğunu hatırlamaktadır. Camdan gördüğü manzara karşısında altüst olan profesör, evinden binlerce kilometre uzakta, Floransa’da olduğunu anlar. Yaşadığı korkunç baş ağrısına eşlik eden tek şey; sürekli kâbuslarında gördüğü kan kırmızısı bir nehrin karşısından kendisine seslenen gümüş saçlı güzel bir kadın ve toprağa baş aşağı gömülü can çekişen bedenlerdir. Langdon gördüğü kâbusları anlamlandırmaya çalışırken kadın bir suikastçı tarafından takip edildiğini, kendine tedavi uygulayan doktorlardan biri gözlerinin önünde vurulunca anlar. Hastanede görevli diğer doktorlardan biri olan Sienna Brooks’un o ölüm kalım anında yardım etmesiyle hayatta kalır. Simgebilim profesörü kendini bir anda ipuçlarını Dante’nin cehenneminde bularak çözmesi gereken korkunç bir senaryonun içinde bulur. Floransa’nın tarih kokan dar sokaklarından Venedik’in muazzam bazilikalarına uzanan semboller zinciri Langdon’ı insanlık tarihini sonsuza dek değiştirebilecek bir mekâna sürükler. Burası üç imparatorluğun merkezi olmuş, insanlık tarihi kadar eski, dünyanın incisi İstanbul’dur. Ve bu şehirde ya insanlık tarihi baştan sona yeniden yazılacak ya da bunu yazacak hiç kimse kalmayacaktır... 

.. Diz çök kutsal bilgeliğin yaldızlı mouseion’unda ve kulağını yere daya, dinle suyun şırıltısını. 

Batık sarayın derinliklerine in, orada, karanlığın içinde bekler khtonik canavar kan kırmızısı sularına gömülmüştür lagünün ki yansıtmaz yıldızları... 
Kitapla ilgili tanıtım bu şekilde.Benim fikirlerime gelecek olursak:
Öncelikle söylemem gerekir ki kitapta İstanbul'a da fazlasıyla yer veriliyor.
Kitapta birçok ünlü sanatsal metin ve eserden ilham alınmış ve birçoğunun da ismi geçiyor.Örek vermem gerekirse Boticelli'nin La Mappe de'll İnferno (Cehennemin Haritası)su, Dante'nin İlahi Komedya'sı .
Profesör Langdon gözlerini hastanede son birkaç gününü unutmuş bir şekilde gözlerini açıyor.Kafasına kurşun yediğini öğrenyor,gözlerinin önünde bir doktor öldürülüyor ve esas kızımız doktor Sienna biricik profesörümüzü kaçırıyor.
Evet olayların başlangıç noktası bu.Sienna ve Langdon un tanışması diyebilirim.
Kitap Floransa sokaklarında başlayıp Venedik'e doğru uzanıyor.Ve nerde bitiyor dersiniz? Tabi ki İstanbul...
Kitapta anlatılan konuysa insan nüfusunun giderek kontrolsüzce artması aslında.Evet en basit şekilde konu bu.
Ve bu nüfus artışından endişelenen genetik bilimci Zobrist olaya el atıyor ve bir virüs yaymaya karar veriyor.
Eeee ben daha fazla anlatırsam kitab okumanız için bir neden kalmaz öyle değil mi?O yüzden benden bu kadar.
Eğer bir Dan Brown hayranıysanız ya da en azından bu tarz kitapları okumayı seviyorsanız okumanız gerek diye düşünüyorum.Ben okudum ve inanın vakit kaybı diyerek pişman olmadım.Ve gerçekten elimden de düşürmedim :)
Aranızda okuyanlar varsa yorumlarınızı bekliyorum.Kitapta İstanbul la ilgili geçen bir bölümü sizinle paylaşarak yazımı sonlandırıyorum :)
‘’Burası ikiye bölünmüş bir dünya, karşıt güçlerin şehriydi: Dindarlarla laikler ;eskiyle yeni ; Doğu ’yla Batı… Avrupa ile Asya arasındaki coğrafi sınırda duran bu ebedi şehir Eski dünya’dan daha da eski bir dünyaya uzanan bir köprüydü. İstanbul.’’